Terapiye Gitmek İstemeyen Birini Nasıl İkna Edebilirsiniz?

Çift Terapisi

Terapiye Gitmek İstemeyen Birini Nasıl İkna Edebilirsiniz?

Terapiye gitmek, çoğu zaman kişinin kendi isteğiyle başlaması gereken bir süreçtir. Ancak sevdiğiniz biri sorun yaşadığı hâlde destek almayı reddedebilir. Bu yazıda, terapiye gitmek istemeyen bir yakınınızı nasıl anlayabileceğinizi, hangi hatalı yaklaşımlardan kaçınmanız gerektiğini ve daha etkili nasıl yönlendirebileceğinizi ele alıyoruz.

Diş Ağrısı Benzeri Bir Durum

Sevdiğiniz birinin dişi ağrıdığında ve acı içinde kıvrandığını gördüğünüzde ona “bir dişçiye görünsen mi?” dersiniz. Ancak o kişi, sorunun dişlerinde değil dış faktörlerde olduğunu savunabilir. Örneğin, iş yerindeki tatlılardan dolayı ağrı yaşadığını söyleyebilir ve tatlıları kesince ağrının geçeceğini düşünebilir.

Bu açıklama başta size mantıklı gelebilir. Fakat zaman geçtikçe acının dinmediğini gördüğünüzde, asıl sorunun dişle ilgili olduğunu düşünmeye başlarsınız. Sevdiğiniz kişi hâlâ dış faktörleri suçlasa da, bu süreçte ağrıyı bastırmak için başka yollar kullanmaya başlayabilir: ağrı kesiciler, alkol, uyuşturucu, saatlerce bilgisayar başında kalmak, hatta güç fantezileri…

Direnç, Bağımlılık ve Kayıp

Bu baş etme yöntemleri kişiyi geçici olarak rahatlatır ama zamanla bağımlılık yaratır. Kişilik yapısında da değişikliklere neden olabilir. Bir noktada artık sabrınız taşar ve “bir dişçiye gitmelisin!” diyerek sertleşirsiniz. Bu tehditkâr yaklaşım, kişinin sizi memnun etmek için gitmeyi kabul etmesine neden olabilir.

Randevuyu siz alırsınız, kişi dişçiye gider ama yine de bir sorun olmadığını savunur. Dişçi muayene etmek istese de kişi “gerek yok, ben çözdüm” der. Böylece sevdiğiniz kişi size geri döner ve “Dişçide de sorun çıkmadı!” diyerek sizi yanıltır. Hatta siz de bir süre sonra dişçiye kızabilir, iyi bir uzman olmadığını düşünebilirsiniz.

Psikoterapide Durum Daha Karmaşıktır

Dişte somut bir sorun varsa röntgenle gösterilebilir. Ancak ruh sağlığı böyle değildir. Depresyonda olan biri teste mutluymuş gibi yanıt verirse, test sonuçları da yanıltıcı olabilir. Kişi gerçekten hazır değilse, terapiye gelmiş olması bile süreci başlatmaya yetmez.

Carl Gustav Jung’un ünlü sözü burada anlam kazanır:

“Bilinçdışımızı bilince çıkarmadığımız müddetçe başımıza gelen şeylere kader deriz.”

İnsanlar çocuklukta öğrendikleri bazı düşünce kalıplarıyla hayatlarını şekillendirir. Sevgi dolu bir çevreye sahip olmayan bireyler, çeşitli savunma duvarları geliştirerek benliklerini korumaya çalışır. Bu savunmalar zamanında işe yarasa da, zamanla kişiyi tüketebilir.


Eski Savunmalar Yeni Sorunlar Yaratır

Lise çağında zorbalığa uğrayan bir öğrenci düşünelim. Sivilceleri nedeniyle alay edilen bu kişi, insanlarla ilişki kurmamayı ve yalnızca derslerine odaklanmayı seçebilir. Öğretmenlerinden aldığı onayla, sosyal çevresinden aldığı yaraları onarır. Bu strateji ona başarı kazandırır.

Fakat zaman geçtikçe aynı strateji işe yaramaz. Bu kişi bir şirkette çalışmaya başladığında hâlâ yakın ilişkilerden kaçıyor ve sadece üstleriyle bağlantı kuruyorsa, bu durum çevresinde olumsuz algılar yaratır: soğuk, çıkarcı, yalaka gibi…

Oysa kimse artık onun sivilceleriyle dalga geçmemektedir. Ama beyni hâlâ eski kalıplara sıkı sıkıya bağlıdır.


Geçmişin Tiyatrosu

Bu birey farkında olmadan lisedeki dünyayı yeniden üretir. Artık dünya zorba bir yer değildir ama kişi dünyayı hâlâ öyle zannetmektedir. Bu yüzden yeni ilişkilerde de dışlanır. Jung’un sözü bir kez daha haklı çıkar: Geçmişi bilince çıkarmadığımızda, onu tekrar tekrar yaşarız.

Bu döngüde, dış dünyayı şekillendiren artık kişinin kendi bilinçdışıdır. “Talihsiz bir kurban” ya da “intikam alacak kadar güçlü bir kahraman” olmak gibi gizli fanteziler gelişir. Ve bu fanteziler, terapiye gitmenin önünde ciddi bir engel oluşturur.


Neden Terapiye Gitmek Reddedilir?

Bir kişiye “terapiye gitmelisin” dediğinizde, o kişi çoğu zaman sorununu dış dünyaya atfeder. Ya da sorunu kendi içinde çözeceğine dair gizli bir inancı vardır: “Bir gün o kadar güçlü olacağım ki herkes bana saygı duymak zorunda kalacak.” Bu inanç, terapinin gereksiz olduğunu düşündürür.

Dişçide röntgen vardır, terapide ise hikâye… Ve hikâyelerimizi anlatmak için önce güvende hissetmemiz gerekir.


Erkekler ve Toplumsal Rollerin Etkisi

Gözlemlerime göre terapiye başkaları tarafından yönlendirilenler çoğunlukla erkekler oluyor. Erkekler, güçlü görünme baskısı nedeniyle duygusal zorluklarını paylaşmakta zorlanıyor. Bu yüzden danışmanlık hizmetine, genellikle bir yakının ısrarıyla başvuruyorlar. Ancak birçok erkek yalnızca 1-2 seans katılıp sonra terapiyi bırakıyor.


Terapiye Gitmek Ama Devam Edememenin Yaygın Nedenleri

  • İç motivasyon eksikliği: Kendi isteği dışında gelen bireyler sürece direnç gösterebilir.
  • Savunma mekanizmaları: “Benim bir sorunum yok.” düşüncesi, terapinin anlamını yitirmesine yol açabilir.
  • Yanlış beklentiler: “Bir iki seans yeter.” inancı, uzun vadeli değişim ihtiyacını engeller.
  • Zorlama hissi: Müdahaleye karşı tepki gelişebilir.

Bir Yakınınızı Terapiye Gitmek Konusunda Nasıl İkna Edebilirsiniz?

  • Onun bakış açısından konuşun: Kendi gözlemlerinizden çok, onun hislerine odaklanın.
  • Destekleyici olun: Zorlamadan, yargılamadan terapiyi bir seçenek olarak sunun.
  • Bilgilendirin: Terapinin nasıl işlediğini anlatarak belirsizlikleri giderin.
  • Özgürlüğünü tanıyın: Terapiyi zorunluluk değil, bir yatırım gibi çerçeveleyin.
  • Kendi deneyiminizi paylaşın: Faydasını yaşadıysanız anlatın.

Unutulmaması Gerekenler

  • Gerçek bir değişim, yalnızca kişinin kendi isteğiyle mümkündür.
  • Zorla getirilen kişiler genellikle terapiye devam etmez.
  • Terapi bir karar ve süreçtir. Kişinin hazır olması beklenmelidir.

Bazen seans sonrası bir kahve, sinema ya da birlikte yapılacak keyifli bir etkinlik süreci destekleyebilir.
Seans ücretlerinin topluca ödenmesi de alışkanlık kazandırma sürecinde işe yarayabilir.


Eğer bir yakınınızın psikolojik destek alması gerektiğini düşünüyorsanız, onu baskılamak yerine destekleyici bir dil ve sabırla yönlendirin. Gerçek iyileşme, yalnızca içeriden gelir.


Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir